kedi - Flipbook - Page 29
Works’ün jüri üyelerinden bando Post
Prodüksiyon’un sahibi ahmet Tamer (TamTam)
Çınarcık ile de tanıştım ve şu an postprodüksiyon sürecini bando ile yürütüyoruz.
ayrıca festival sırasında pek çok sinemacı ile
tanıştım. hepsi inanılmaz tatlı insanlar ve
çoğuyla yakın iletişimim devam ediyor. Ne
zaman ihtiyacım olsa yardımıma koşuyorlar,
sağ olsunlar.
n ülkemizde bilimkurgu, genelde
izleyici olarak ilgilenebildiğimiz bir tür.
Bilimkurgu örneklerine pek
rastlayamıyoruz. Bunun çeşitli sebepleri
var elbette ama sence bunun temel sebebi
nedir ve sen bu engeli nasıl aştığını
düşünüyorsun?
bence ülkemizde bilimkurgu örneklerine
rastlayamamamızın sebebi, bu filmlerin
maliyetinin yüksek, izleyici talebinin ise az
olması. bu nedenle baştan sona bilimkurgu
janrındaki filmlerle sık karşılaşmıyoruz.
bilimkurgusal parçalar içeren, benim de en
sevdiğim türlerden biri olan büyülü gerçekçi
filmlerin ise Türkiye’de yer bulabileceğini
düşünüyorum. Yani ana gövdesi gerçek
hayata dayanan, seyircinin uzaklaşmadığı
ama yaratıcı dokunuşlu fantastik unsurlar
barındıran filmler. Oyunbozan’da bu yoldan
gitmeyi amaçladım. Seyircinin yakından
tanıdığı ev içi ve çocuk dünyasını anlattım.
böylelikle o dönemde çocukluğunu geçirmiş
ve o politik kargaşanın içinde büyümüş
izleyiciyi filmin içine çekerken, aynı zamanda
çocukların hayal dünyasını yansıtan büyülü
gerçekçi öğelerle gerilim ve hareket yaratmayı
amaçladım.
Türkiye’de bilimkurgu yapılır mı yani
büyülü gerçekçilik türünde yapılır bence.
Tamamı bilim kurgu olan bir film şu an
Türkiye’de riskli olabilir ama umarım yapılır.
İzlemeyi çok isterim.
n Oyunbozan filminin hikayesini kısaca
anlatır mısın bize?
Oyunbozan’ın senaryosunu, anneme ait
bir öyküden uyarladım. hikâye, İran’daki rejim
değişikliğinin başladığı gün olan 2 Şubat 1979
tarihinde, ankara’da geçiyor. 7-8 yaşlarındaki
iki kardeş evde sıkıntıdan kurtulmanı yolunu
kendi kurguladıkları oyunlardan bir dünya
yaratmakta buluyor. anneleri işte çalışıyor ve
anneanneleri tüm gün koltukta uyukluyor. ama
o gün bir şeyler gidiyor. anneanneleri
kurdukları sirk çadırının üzerine devrilip
oyunlarını bozuyor. Ne olduğunu anlamaya
çalışırken kapılarına dayanan ve
anneannelerini almaya gelen davetsiz misafiri
fark ediyorlar. Çocukların anneannelerini teslim
etmeye niyeti olmadığı için, anneleri işten
dönmeden önce yaşlı kadını uzaya kaçırma
planını devreye alıyorlar.
n Bilimkurgu türünde tavsiye
edebileceğin, çok sevdiğin, çok ilham
aldığın birkaç film (kısa ya da uzun) ve
kitap (öykü/roman) önerebilir misin?
bilimkurgu denince bahsedilmesi gereken
filmlerin başında Kubrick’in 2001’i,
Tarkovsky’nin Stalker’ı ve bilimkurgu türünü
başlatan Fritz Lang’ın metropolis’i geliyor. bu
üç klasiği, sinemacı olmak isteyen herkesin
izlemesi gerektiğini düşünüyorum. bunların
dışında son zamanlarda izlediğim, Duncan
Jones’un moon filmi de çok etkileyiciydi. Denis
Villeneuve çok sevdiğim bir yönetmendir,
özellikle arrival filmi. Nolan’ın tüm filmlerini
seviyorum. They Live, melancholia, eternal
Sunshine of the Spotless mind, her ve Wall-e
önerebileceğim diğer filmler. 1977 ve 1980
yapımı Star Wars’lar ise en favorilerim.
bilimkurgu olarak Ursula Le Guin’in
mülksüzler’i beni en çok etkileyen roman.
Stanislaw Lem’in Solaris ve aden kitaplarını ve
huxley’in brave New World’ünü de en
başlarda sayabilirim. büyülü gerçekçilik
türünde roman olarak en sevdiğim yazarlardan
biri mihail bulgakov’dan Usta ile margarita’yı
ve Köpek Kalbi’ni öneririm. Paul auster’ın mr.
Vertigo romanı ve New York Trilogy serisi, Italo
Calvino’nun bir Kış Gecesi eğer bir Yolcu’su,
Latife Tekin’in Sevgili arsız Ölüm’ü ve
borges’in öyküleri sevdiğim büyülü gerçekçilik
eserleri arasında.
n Oyunbozan’da bu bahsettiğin filmlere
referanslar var mı?
elbette bazılarına var, sevdiğim filmlere
gönderme yapmak çok hoşuma gidiyor. Filmin
açılış planı ve sondaki animasyon uzay
sahnelerini 2001: a Space Odyssey’in uzay
sahnelerinden ilham aldım, özellikle baştaki
vals sahnesinden. ayrıca film 1979 yılında,
uzay ile ilgilenen çocuklar hakkında olduğu için
Star Wars filmlerine çokça referans var tabii.
bunların dışında bilimkurgu olmayan filmlere
de referanslar var. Sirk sahnesi Fellini’nin 8½
filminin son sahnesinden çağrışımlar taşıyor.
angelopoulos’un Puslu manzaralar filmindeki
iki kardeşin yalnızlığıni ve Satyajit ray’ın Pater
Panchali filmindeki kardeşlerin yaşlı nineyle
ilişkilerini de filmde yansıtmaya çalıştım.
Diyaloglarda Nolan’ın Prestij filminden bir
replik aldım. Kapı sahnesini sinematografik
olarak Close encounters of the Third Kind
filmindeki kapı sahnesine benzetmeye
çalıştım. Tabi bunların hepsini kafamda
kurdum, küçük bir kısmını filme
yansıtabildiysem ne mutlu. Son olarak
Groundhog Day filmine de şaşırtıcı bir
gönderme var ama onu seyirci kendi bulsun :)
n Retrofütürizm ilgin nereden geliyor?
Buna benzer projelerle devam edecek
misin?
Daha çok Star Wars’dan geliyor tabii.
70’lerde başlayan serinin özellikle ilk çekilen
bölümlerindeki büyülü havaya, çığır açan
özgüvene ve hayret verici tuhaflığa
bayılıyorum. Proje olarak şu an retrofütürizm
veya bilimkurgu hikayesi düşünmüyorum ama
70’lerden daha geriye giden bir senaryo fikri
var aklımda.
n Filmi çocukların bakış açısıyla
izliyoruz. Baş karakterler çocuklar. Sen de
çok gençsin. Neden bu yaşta bu film ?
Oyunbozan hikayesini kendi
çocukluğundan yola çıkarak annem yıllar önce
yazmış, öyküleri içinde en sevdiklerimden biri.
Kısa filme çok uygun olduğunu hissettim ve
senaryoya çevirdim. Uyarlarken hikâyede bazı
değişiklikler yaptım. beni en çok etkileyen
kardeşlik teması oldu sanırım. ben tek
çocuğum, kardeşim yok. Kardeşlerin evde
kapalı olmalarına rağmen kendilerine ait bir
dünya yaratmaları, kafalarından oyunlar
uydurmaları, birlikte oynarken harika zaman
geçirmeleri, birbirlerinin hayal güçlerini
beslemeleri ve aralarındaki bağ çok hoşuma
gitti. Dünyaya hala çocuk gözleriyle
bakabiliyorken çocukların bakış açısıyla
anlatılan bu hikâyeyi bir an önce çekmek
istedim.
n Prodüksiyon tasarımı ve efektlere
çok emek verilmiş. Nasıl ilerledi süreç?
Prodüksiyon tasarımını Fehmi üstlendi ve
gerçekten çok emek verdi. bulduğu yaratıcı
fikirler ile hikâyeye görsel katmanlar ekledi.
Son derece pratik yaklaşımıyla çekimlerin
gerçekleştiği setlerin bütçe kısıtlarına rağmen
işlevsel halde çabucak kurulmasını başardı.
Sanat yönetmeni beyhan ve asistanı
Dorukhan ile birlikte Fehmi çok güzel iş
çıkardılar. Kendi evlerimizde, dostlarımızda,
akrabalarımızda 70’li yıllara dair ne kadar
eşya, fotoğraf, biblo, tablo, kitap, dergi, kıyafet,
örtü, perde, kumaş, vb. varsa topladık.
eskicileri, bit pazarlarını, sahafları gezdik.
beyhan’ın da çocukluğu 70’lerde geçtiği için o
dönemin oyuncaklarını, objelerini hatırlıyordu.
ayrıca bir kız bir erkek iki çocuk annesi
olduğundan çocukların evi nasıl dağıttığını da
çok iyi biliyordu. Kostüm şefimiz reysam’ın ise
muhteşem parçalar içeren koleksiyonları var.
Örneğin enis’in film boyunca üzerindeki kazak,
reysam’ın eşinin 70’lerde çocukken giydiği
orijinal kazak.
n Filmin ön prodüksiyon, prodüksiyon
ve post prodüksiyon süreçlerini
düşündüğünde, seni en çok zorlayan kısım